Herkes gibi doğdu. Doğduğu yıl da tıpkı akranları gibi bin dokuz yüz seksen küsurlu bir yıldı. Her bebek gibi tepetaklak geldiği dünya sahnesinde gözlerini açtığında, annesi, babası ve ağabeyiyle karşılaştı.  Astrolojik olarak yengeç diye kaderi belirlenen Elif; sezgileri güçlü, hassas, kırılgan, ailesine bağlı, güleç bir şekilde dört buçukluk astronomik kilosuyla uyurken yine herhangi bir bebekten farklı değildi. Verdiğini yiyen bir bünyesi, yürümeyi hemencecik öğrenen tombul boğumlu bacakları ve söz dinleyen kırmızı yanaklı, dalgalı saçlı kafası sayesinde dünyaya uyum sağlamakta güçlük çekmedi.

Zorunlu ilköğretim, olmazsa olmaz lise eğitiminden sonra ODTÜ’de siyaset felsefesini keşfetti. Ağzında bal gibi tatlı bir şarkı; bir yandan Ankara bürokrasisinin dikenli yollarında ekmek parası kazandı, bir yandan Mülkiye’de Platon’u, Socrates’i okudu. Öğrenciliğe doyamadı; dünya tatlısı Nergis’i ile pek sevgili eşinin desteğiyle tekrar ODTÜ’ye koştu. Okudukça kafası karıştı; doktorasını aldı ama düzelmedi. Halen sanatın çeşitli dallarına dokunarak yaşamına devam etmektedir.

2015’te tamamladığı “Ehvenişer” adlı romanı ile Anadolu’nun çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlanmış; biri ödüllü, çoğu ödülsüz birçok kısa öyküsü bulunmaktadır.